far cry 3

serinin üçüncü oyunu. yerlilerle iç içe bir ortam. ben canavar öldürüyorum karı gelmiş neler yapıyo. (bkz: mekan pornoya döndü yetkililer aloooo)

bir far cry oyunundan beklenebilecek her şeyi veren oyun. far cry 1 göreve fazla bağlıydı, far cry 2'de aynı şeyleri tekrar tekrar yapmak gerekiyordu. far cry 3 hem oyun mekaniğini hem de atmosferini tatlıya bağlamış. oyunun büyük bir haritası var ve haritayı açmak için zarar görmüş radyo kulelerine tırmanmak gerekiyor. ayrıca bu kuleleri açmak alışveriş yaptığımız silah tüccarlarının işini kolaylaştırdığı için bazı silahları bedava veriyor. haritanın her yerinde düşmanlar kol geziyor ve düşman karakollarını basınca o bölgede kolay kolay düşman çıkmıyor, bu da rahat rahat gezebilmeyi sağlıyor. bu karakolları ele geçirdikçe karakollara, görevleri yaptıkça bazı dostlarımızın evlerine ışınlanabiliyoruz. ışınlanmak istemeyenler için bot, jip, atv, planör gibi araçlar var. tepeler, adalar, nehirlerle dolu haritanın bir uçtan bir uca aşağı yukarı 10 km etmesi oynanışa kötü etki etmemiş. önceki iki oyunun aksine bu oyunda rpg özellikleri var. düşmanları öldürmek, tarihi değeri olan eşyaları toplamakla xp kazanıyoruz. karakolu alarm çalışmadan ele geçirmek, gizli öldürme, özel öldürmelerde (mesela el bombası atınca) ekstra xp veriyor. topladığımız xp'ler ile yeni yetenekler açabiliyoruz ve her yeni yetenek vücudumuza bir dövme olarak işleniyor. etraftaki otları toplayarak iyileşme, ateşe direnç, vahşi hayvanları uzak tutma vb. etkileri olan ilaçlar üretebiliyoruz. etraftaki hayvanları avlayarak elimizdeki cüzdan, envanter çantası gibi eşyalarımızı kendimiz yapıp büyütebiliyoruz. düşmanların üstünden ya da etraftaki sandıklardan çıkan gereksiz şeyleri satıp para kazanabiliyoruz. haritada normal görevler dışında aranan kişileri öldürmek, özel hayvanları avlamak, atv ile destek malzemesi ulaştırmak, silah yeteneği kapışması, belli zamanda belli sayıda adam öldürmek, düşmanın yer altı üslerini keşfetmek, poker oynamak gibi yapılabilecek birçok şey var. görev yapmayıp "planörle uçayım, avlanan hayvanları izleyeyim, etrafta gezen devriye arabalarına patlayıcı ok atıp çıkayım" diyebilirsiniz. oyunda ekipman çeşitliliği çok iyi: ok, hafif makineli, ağır makineli, sniper, pompalı, tabanca, rpg, bomba atar, el bombası, molotof, c4, tabanca, alev silahı, piyade tüfeğinin yanı sıra işaret fişeği, araba tamir ekipmanı gibi işe yarayan şeyler koymuşlar. bazı silahlara ekstra parça veya desen ekleyebiliyoruz. oyunun eksileri: ana karakter çok klişe. klasik zengin, beceriksiz amerikan bebesi dayak yedikten sonra güçlenip ortalığı dağıtıyor. yan karakterlerle etkileşim sınırlı: oyunun çoğunda tek başınayız, gta san andreas'taki gibi çeteyle düşmana dalamıyoruz. oyun boss'ları güzel ama ileride oyunun tadı kaçıyor. her şeye rağmen saatlerce oynanabilir bir oyun yapmışlar. teşekkürler ubisoft. özet: güzel oyun, oynayın.

3 e güvenip 4 ü aldığımda ki hüsranı hala hissediyorum bi oyunun içine ancak o kadar edilebilirdi.

Ara sıra sağdan soldan duyduğum çok beğenilen bazı oyunları yeğenime kullandırdığım steam hesabına ekliyorum. Belki bir gün ben de oynarım diye. O gün sanırım bugün. Artık açık dünya oyunları oynamaktan geçmişim. Hemen sıkılıyorum ama bu oyunu çok övüyorlar. Biraz oynayıp kafa dağıtmak istiyorum. Oyun kültürüm çok ama çok az. Bu konuda 2 tane zirvem var. Birisi GTA san andreas diğeri de Assasins cred 2 Bu iki oyunun bende yarattığı oyun deneyimi gerçekten çok ama çok iyiydi. Bunlar kadar keyif alacağımı artık beklemiyorum ama birazcık yaklaşsa fena olmaz. Biraz sararsa gelir entry de yazarım.

bu oyun sizi kaltağı yapacak! şaka şaka. vaas montenegro'ya rağmen dönüp bir daha bu işin yüzüne bakasım gelmiyor. aynı görevden 517256162752 defa yapmak bana haz vermiyor sevgili ubisoft. üzgünüm. tek seferlik bir şey yapmışsınız. oysa güzel oyun dediğin aradan 40 yıl da geçse olur olmaz yerde kendini aşertir. örnek: (bkz: beholder 2)